21.11.09

Ne Olmak İstiyorsunuz?

İnsanın ne ölçüde dürüst olduğu, kendini yalnız sandığında anlaşılır. İnsanlar, büyük bir şey çalmakla küçük bir şey çalmanın ikisinin birden hırsızlık olduğunu farkında değildir.


Trabzonlu bir okurumun babası soruyor: “Dürüstlük eğitimi verilebilir mi?” Kısa bir an düşünüp kurs yaparak dürüstlüğü öğretmenin çok zor olduğunu söylüyorum. Çünkü dürüstlükle ilgili sorunların birçoğu çocuklukta kök buluyor.

7 yaşında ilköğretim öğrencisi bir çocuk otobüse binerken bilet atmalı mıdır, atmamalı mıdır? Fiili uygulama da birçok anne-baba çocuğuna bilet parası ödemeden otobüse / metroya / vapura biniyor. Çok fazla kabul etmek istemesek de aslında, kamusal bir malı belirli ölçüde çalmış oluyoruz. Marketten alışveriş yaparken izin almadan fazladan poşet alıyor muyuz? Taşıma ihtiyacının dışında ve izin almadan poşet aldığımızda yine belirli ölçüde bu poşeti çalmış oluyoruz. Bütün bunları gören çocuk da farkında olmadan nasıl davranılması gerektiğini öğreniyor. Ancak bu öğrenme, davranışı kapsarken, davranışın niteliğini kapsamıyor. Çocuk, tıpkı anne-babası gibi bu davranışın dürüst bir davranış olup olmadığını sorgulamıyor. Benzer şekilde büyüyen çocuk, sonunda okuldan mezun oluyor. Okuldan yeni mezun olan çocuk okulu bittiği halde öğrenci kimliğini kullanarak, öğrenci indiriminden yararlanıyor ve bunu yaparken hala belirli ölçüde hırsızlık yaptığının farkında değil.

Dünyanın dört bir tarafında önemli olduğunu sandığımız meseleleri konuşurken, en önemlilerini ıskalıyoruz. Birçok anne-babanın çocuklarıyla ilgili amacı, çocuklarının bir meslek ya da iş sahibi olarak para kazanmaları. Çocuk da benzer bir şekilde bir baltaya sap olmak istiyor. Birçok öğrenci üniversite tercihi yaparken, istediği mesleği değil, çok para getirecek olanı tercih ediyor. Anne-baba da ilginç bir şekilde çocuğunun kendisine çok para getirecek mesleği tercih etmesini onaylıyor. Hatta daha az gelirli olabilecek meslek tercihlerini reddediyor. Çünkü günümüzde birçokları için yaşamın temel amacı para yoluyla sahip olmaktan ibaret.

Neredeyse hiçbir anne-baba görmedim ki, farkında olarak ve vurgulu bir şekilde çocuğunun “iyi bir insan” olmasını istesin. Aynı şekilde neredeyse hiçbir genç görmedim ki, ne olmak istiyorsun diye sorduğumda “İyi bir insan olmak” istiyorum desin.

Şimdi başka bir şeyi sorgulayalım; sahip olmak ile iyi bir insan olmak arasındaki fark nedir? Sahip olmak demek, insanın dışarıdaki varlıkları kendisine bağlamasıdır; iyi bir insan olmaksa insanın içten bir dönüşüm geçirmesidir; iyi bir insan olmak, insanın niteliğidir. Sahip olduklarımızı bu dünyada bile bir yerden bir yere taşımak çok zor; evleri, arabaları, elbiseleri örneğin Türkiye’den Amerika’ya gidecek olsanız çok zor götürürsünüz ya da götüremezsiniz. Kefenin cebi olmadığı için öte aleme de gitmiyor. İyi bir insan olma niteliğini ise tamamen çıplak dahi olsak dünyanın her yerine kolayca götürebilirken, öte aleme de taşıyabiliyoruz.

Buraya dürüstlük tartışmasından örneklerle gelmiştik. Çok kimsenin bağlantı kuramadığı şey şudur. Otobüse bilet atmadan binmenin hırsızlık olduğunu fark eden bir çocuk, ders çalışması gerektiği halde yararsız başka işlerle uğraşmasının bir tür kendi zamanını çalmak olduğunu düşünebilir. Hz. Peygamberimiz (S.A.S) dürüstlükte eşi olmayan bir insandı; onun için Muhammed-ül Emin lakabıyla tanınmaktaydı. Bugün çocuklarımızı üniversite sınavına hazırlamadan önce, dürüst ve iyi bir insan olarak yetiştirmeliyiz. Dürüst ve iyi bir insan üniversite sınavına zaten gereği gibi hazırlanacaktır.

Hiç yorum yok: