3.1.10

2009’da Neler Öğrendim?

Her yıl başı, o yıl neler öğrendiğimin kişisel bir muhasebesini yapıyor ve paylaşıyorum. Birçok okurum beni takip ederken, kendi öğrendiklerini de yazıyorlar. Siz de deneyebilirsiniz.

Ocak / Çalışanlarını kollayan işletmelerin, işletmelerini kollayan çalışanların İnsancıl Kapitalizmi hayata geçirebileceklerini, huzurun paradan daha önemli olduğunu ama insanların bunu anlamadığını, ruhu fakir olanların stokladığını, ruhu zengin olanların paylaştığını öğrendim.

Şubat / Esneklik göstermesini, yumuşak bir yaklaşım göstermesini bilmeyen annebabaların çocuklarını kaybettiklerini, keskin sözlerin niyetleri temsil etmediğini ve niyetlere değil bu sözlere cevap vermenin çıkmazlar oluşturduğunu; korku filmi izlemek yerine memurların üst düzey bürokratları kızdıracak bir şeyler yapmasının daha dehşet verici olduğunu öğrendim.

Mart / Manisa’daki muhteşem mekan Ayn-ı Ali’de, Dr. Ömer Karakaş ile İkinci Murat’ın neden padişahlığı 12 yaşındaki oğluna bıraktığını, buna karşılık küçük bir şirketi bile 20 yaşındaki oğullarımıza neden bırakamadığımızı öğrendim.

Nisan / Genç insanların hata yapabildiğini, hata yapanlara ne kadar sancılı olsa da hatalarını söylemek gerektiğini, ama zaman tanımak gerektiğini, insanları değişebildiğini, olgunlaşabildiğini hatırlamak gerektiğini öğrendim. Sıra Dışı Yaşam Becerileri'nin "Her yeni insan hayatımıza verilen bir hediye olabilir" düsturunu hiç akıldan çıkarmamak gerektiğini yoksa önemli bir genç ile tanışamayacağımı öğrendim.

Mayıs / En büyük yoksulluğun umutsuzluk olduğunu, Yüce Allah’ın bazen hiç beklenmeyen anda umut cinsinden rızkını verebildiğini öğrendim.

Haziran / Türkiye’de karşılaşabileceğim belki de en müthiş iki kişisel gelişim öyküsünün Elazığ'da Beyza Yıldırğan'ın kelimelerine ve Esra Gülmez'in çocuklarını eğitme mücadelesinin kendi yaşam serüvenine sığacağını şaşırarak gözyaşları içinde öğrendim. (Meraklısı benim yazımlarından araştırabilir.)

Temmuz / Projesi olan insanları zamanının az, üretmekten aldıkları keyfin çok olduğunu, yaz aylarının kitap okuma ve yazma projeleriyle güzelleştiğini öğrendim.

Ağustos /Ağrı Dağı’nda dağ suyundan yapılmış bir çorbanın kararlı bir dağcıyı durdurabileceğini, başarı için kondisyondan çok hırsın önemli olduğunu, kanser denilen illetin bazen teşhisten hemen bir ay sonra şaka yaparcasına bir insanı alıp götürebileceğini öğrendim. Ölümü erteleyemeyeceğimizi ama düzenli olarak yüzerek daha kaliteli bir şekilde yaşayabileceğimizi; uzun yaşamanın sırrının zengin bir sosyal ilişki ağıyla birlikte kendi işimizi kendimizin gördüğü bir köy evinde yaşamak olduğunu öğrendim.

Eylül / İftar hazırlamanın, iftar etmekten daha güzel olduğunu, görmenin ve kokuların insanı doyurduğunu, hafif bir iftar yemeğinin ağır bir iftar yemeğine kıyasla özellikle sofradan kalktıktan sonra insanı çok daha fazla mutlu ettiğini öğrendim. İnsanın özellikle başkaları için ettiği duaların kabul olduğunu öğrendim. İzmir'deki en güzel serüvenlerden birinin Karşıyaka'dan Kuş Cennetine kadar bisikletle giderek yaşandığını öğrendim.

Ekim / İyi niyetle ama olgun olmayan ortaklarla başladığımız işbirliklerinin başarı şansının çok küçük olduğunu, Türkiye'deki en güzel maceraların seyahatlerle yaşanabildiğini öğrendim. Türkiye'nin en berbat çay içme deneyimlerinden birinin şaşırtıcı bir şekilde Rize'de ÇayKur Çay Bahçesi'nde yaşanabileceğini, en güzel mıhlamanınsa Ovit dağında acemi bir aşçının elinden çıkabileceğini öğrendim.

Kasım / Antalya'nın konseptinde tabela olmayan 5 yıldızlı bir otelinin sudan bir sebeple müşterilerini mutsuz edebildiğini, buna karşılık Denizli'nin ünlü helvacısı Hacı Şerif'in küçük ve sıra dışı tatlarla insanları mutlu edebildiğini öğrendim. İnsanın kendine demir gibi sağlam bir kardeşin nereden ve nasıl çıkacağını hiç tahmin edemeyeceğini öğrendim.

Aralık / Danimarka'dan başlayarak tüm Avrupa'da Türklerin kendilerini en üst düzeyde eğitmeleri gerektiği halde, eğitimden uzak durarak Avrupa'nın işçisi olarak kalmayı kabullendiklerini, Arnavutluk'un şaşırtıcı bir şekilde Türkiye'den daha fazla Avrupa ile bütünleşebileceğini, sıradan bir Arnavut'un kolayca İtalyanca, Yunanca, Türkçe ve İngilizce öğrenebildiğini öğrendim. Hayalini kaybeden bir insanın her şeyini kaybedebildiğini, onun için insanın hiç bitmeyecek hizmet etme hayalleri kurması gerektiğini öğrendim.