24.4.11

Farkluyum

“Bu dünyada büyük başarılara imza atmanın yolu hem farklı hem de uyumlu olmaktan geçiyor. Ancak farklı olmak karşı çıkmayı gerektirirken, uyumlu olmak kurallara ve topluma boyun eğmeyi gerektiriyor.”

Farkluyum. Yanlış yazılmadı. Evet,“Farkluyum” yazdım. Yaptığım seyahatler ve işim dolayısıyla bir tür zaman makinesinde gibiyim. Hayatının baharında olan gençleri de görüyorum, emekliliğinde ah keşkeler için de vicdan azabı çekenleri de. Bütün bu gözlemlerimin içinde en çok dikkatimi çeken grup, yıldız yeteneklere sahip olanlar. Şaşırtıcı bir şekilde bu yıldız yeteneklere sahip olanların çok azı yükseliyor. Boğaziçi Üniversitesi Mezunları Derneği’nde düzenlediğimiz kurslar sırasında son derece parlak ve yetenekli profesyoneller gördüm. Ancak bu zehir gibi gençlerin çok azı yükselecek. Bütün zekalarına rağmen birçoğu da neden yükselemeyeceklerinin de farkında da değil.

Zehir gibi bu gençler neden yükselemezler? Adı üstünde zehir gibiler de ondan yükselemezler… Çok akıllı ve yetenekli insanların en önemli sorunlarından bir tanesi, çıkıntı olmalarıdır. “Çıkıntı”, düz bir zemindeki fazlalılıktır. Herkes o fazlalıktan kurtulmak ister. Öyleyse kurumların içinde zekamız ve eleştirel gücümüzle farklı olmak aleyhimize işlemektedir. Ahşap bir masanın üstündeki fazlalığı, bir marangoz nasıl rendeyle temizlerse, kurumların ve grupların içindeki fazlalıklarda aynı şekilde temizlenir.

Kurumların için de ancak zamanla yükselebilen bir grup da her şeye olumlu şekilde kafa sallayanlardır. Her şeye tamam diyen, hiç yenilikçi bir fikir getirmeyenler, çıkıntılardan biraz daha şanslıdırlar. Çünkü uyumlu olanlar, dikkat çekmezler ve makinenin bir dişlisi olarak organizasyonda tutulurlar. Ne var ki, uyumluluk gri bir renge sahip olmak anlamına geliyorsa, kurumun içinde maaşlarını alsalar da yükselemezler; çünkü hiçbir yaratıcı ve orijinal katkı ortaya koymadıklarından terfi almaları için bir nedene sahip olamazlar. Ancak geleneksel hiyerarşik örgütlerde yine de ses çıkarmadan söyleneni yapan insanlar tercih edilirler ve zaman içinde yükselme şansları da vardır.

Bu iki grubu sollayarak geçen bir grup vardır ki, bu grup “Farkluyum” grubudur. Farkluyum grubu, aynı anda hem farklı hem de uyumlu olmayı başaran gruptur. Masa tenisindeki masanın ortasındaki ağ gibidirler. Masanın tamamı düz bir zeminken, masanın ortasına gerilmiş olan ağ dik durarak farklılaşır. Ne var ki, ortadaki ağ, oyuna yeni bir kural sağlamakla kalmaz oyunu daha heyecanlı ve daha fazla yetenek isteyen bir hale getirir. Düz masayla birlikte düşünüldüğünde ağ hem farklı hem de uyumludur. İşletmeler için de ihtiyaç duyulan insan tipi böyledir. Hem organizasyonla su gibi bir akış ve uyum için de olacak hem de farklılığıyla organizasyona değer katacak bireylere ihtiyaç duyulmaktadır.

Çok yetenekli bir öğrencim, çalıştığı şirketin tüm çalışanlarının katıldığı 500 kişilik bir toplantıda, çok esprili bir şekilde genel müdürün politikasının neden yanlış olduğunu ve neler yapılabileceğini herkesin eğleneceği bir şekilde anlatmıştı. Söylediklerinde haklıydı, yalnız bu konuşma dolayısıyla genel müdür küçük düşmüştü. Bu konuşmayı 500 kişilik bir toplantıda yapacağına, genel müdürü küçük düşürmeyecek bir ifade dizisiyle kendisiyle baş başa olduğu bir toplantıda yapacak olsa belki genel müdürün gözüne girecekti. İşte marifet, farklı olurken bir yandan da uyumlu olmayı başarmaktır.

Samanyolu’na güzelliğini veren tek bir yıldız değil, yıldız takımlarının çokluğudur. Yıldızlaşmaktan ziyade, bir takımı yıldızlaştırmak için çaba göstermek 21.yüzyılda başarının anahtarı olacaktır. “Farkluyum” diyebilmek, iletişim becerilerinde ustalaşmayı gerektirirken, bir taraftan da yenilikçi yaklaşımları üretebilecek zihinsel bir sürece girmeyi zorunlu kılmaktadır

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Iyi bir baslangic