26.2.12

Yaşam Kuralları

“Atatürk’ün ‘Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur’ özdeyişinin en güzel delili, dünya satranç şampiyonlarının her gün fiziksel antreman yapmasıdır.”

2007 yılından bu yana sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşama konusunda sürekli okuyorum. Kırmızı et bağırsaklardan dört ila yedi gün içinde sindirilerek atılabiliyormuş. Bağırsakların sindirim açısından en çok zorlandıkları yiyecek et imiş. Dana eti ve kuzu etinden sonra, ikinci en zor sindirilen et grubu ise kanatlı hayvanların etleri. Kanatlı hayvanların etleri i bir gün gibi bir sürede sindirilebiliyor. Balık ise 24 saatten kısa sürede sindirilebiliyor. Farklı kaynaklar, kırmızı et tüketiminin yoğun olduğu bölgelerde kolon (bağırsak) kanserinin, sebze tüketilen yerlere göre daha yaygın olduğunu gösteriyor.

Et tüketimiyle ilgili genel sorunlardan bir tanesi de hayvanların yetiştirilme şekli. Dana etinin veya tavuk etinin son yıllarda çok lezzetsiz olmalarının başlıca nedeni, hayatları boyunca gökyüzünü görmemiş, bir çimenlikte yürümemiş ve doğal bir şekilde beslenememiş hayvanların kesilmesi. İnternetteki videolardan mezbahalardaki kesim şekillerini de görecek olursanız bu hayvanların bir canlıya hiç de uygun olmayan şekillerde öldüklerini de öğrenebilirsiniz. Etin yanı sıra tavuk yumurtasının durumu da aynı. Yumurtalarda yumurta lezzeti olmadığını, hakiki bir köy yumurtası yediğinizde anlıyorsunuz. Göksun’da Bilal Bey ile yaptığımız bir kahvaltıda sunulan köy yumurtasını yediğimde şok olduğumu hatırlıyorum. Tam bir kandırılmışlık hissi yaşamıştım. On yıllarca yumurta diye, yumurta görünümünde bir şey yediğimi anlamıştım.

Türkiye’de hastane ve ilaç sistemi iyileştiriliyor. Ancak sıradan insanlar, hasta olunca nasıl iyileşiriz; hangi hastaneye gideriz diye bakıyor. Halbuki odaklanmamız gereken, mümkün olduğunca hastalanmamak. Yediklerimiz, temizlik alışkanlıklarımız, sportif egzersizlerimiz hasta olup olmayacağımızı belirliyor. Daha fazla sebze ağırlıklı beslenmek, hem daha az kilo almamıza yardım ediyor hem de sindirimi kolaylaştırıyor. Sebze deyince de, yine okuduklarımdan anladığım temel şey, mümkün olduğunca sebzeleri de değiştire değiştire yemek lazım. Diğer bir deyişle yararına inandığımız bir yiyeceği, örneğin brokoliyi her öğün yememek gerek. Elbette meyve yemek, taze sıkılmış meyve ve sebze suları içmek de bir o kadar faydalı. Tabi bu ifadeden hareketle hazır ve işlenmiş gıdaların hepsinden mümkün olduğunca uzak durmak gerek.

Diş temizliği uzun vadede dişlerimizi koruyor. Kişisel olarak motorlu diş fırçalarının, standart diş fırçalarından çok daha etkili temizlik yaptığını düşünüyorum. Dişlerin bir-iki dakika kadar uzun bir süre fırçalanması gerekiyor; özellikle de arkadaki dişlerimizin. Motorlu diş fırçaları bizim elimizle yaptığımız temizliği belki yarı zamanda ve daha etkili olarak yapıyor. Tıpkı bir tarlanın çapalanması gibi diş etlerinin de kibar bir şekilde bir miktar fırçalanması diş etlerinin daha sağlıklı olmasına yardım ediyor. Dilin de bakteri tuttuğu belirtiliyor; diş ve diş etlerinin yanı sıra dilin de fırçalanması öneriliyor. Günlük beden temizliği, hastalıkların kovulması için en etkili araçlardan bir tanesi. Solunum yolları enfeksiyonlarından kendimizi korumamızın en etkili yollarından biri sıklıkla burna su çekerek temizlemek.

Düzenli şekilde spor yapmak, gideceğiniz yerlere mümkün olduğunca yürümek de beden sağlığı açısından çok faydalı. Türkiye’nin modern toplumlar gibi ulaşım için bir an önce bisiklet kullanması gerekli. Bisikletin çocuk oyuncağı olmadığını anlayıp ulaşım için kullandığımızda şaşırtıcı bir şekilde sağlık harcamalarımızda düşecek.

25.2.12

Yeni Arkadaşları Kucaklıyor musunuz?

“Bir İran atasözü der ki, arkadaşlarla hapishane de zincire vurulmak, bir saray bahçesinde yabancılarla ömrü tamamlamaktan iyidir.”

Çocukluğumdan beri taşınmalar, okul değişiklikleri, iş değişiklikleri ve şehir değişiklikleri gibi nedenlerle hem ailemin hem de benim çevremdeki insanlar değiştiler. Hayatımızdaki bu değişimler, insanın yakın arkadaşlarındaki değişimi incelememe imkan verdi. Arkadaşlarla kardeşler arasındaki en önemli fark, insanın arkadaşını seçebilirken kardeşini seçememesidir. Ancak konuşulmayan başka bir önemli fark da, arkadaşlar değişirken kardeşlerin ya da diğer aile üyelerinin hayatımızdaki konumunu korumasıdır.

Dolayısıyla arkadaşlar değişebilir ve hatta değişmesi de iyidir. Arkadaşlık üstüne daha önce birkaç defa yazdım; insanın arkadaşları kaderini tayin ediyor. Dolayısıyla doğru insanlarla arkadaşlık kurmak, insanı hayatında iyi şeylere, iyi okullara, iyi işlere, iyi alışkanlıklara taşırken, yanlış insanlarla arkadaşlık kurmak insanı olumsuz şeylere taşıyor. İnsanın okul arkadaşları çoğunlukla okuldaki sıra arkadaşıdır. Kiminle yan yana oturursanız o sizin arkadaşınız olur. Okulda ya da mahallede arkadaş seçimi, birazcık piyango bileti almaya benzer. Arkadaş gibi yaşamınızdaki önemli bir kişiyi piyangoya bırakmak yerine arkadaş edinmede sistemli bir gayret daha yerinde olacaktır. Ancak daha önce bu konuları yazdığım için, yazmak istediğim konu bu değil.

En çok bağlı olduğumuz, birlikte zaman geçirmeye bayıldığımız, acımızı ve sevincimizi paylaştığımız, içtiğimiz suyun ayrı gitmediği arkadaşların bir süre sonra hayatımızdan çıkması bize hem endişe verir hem de oldukça üzer. Bunun bir nedeni de, bir daha bu kadar iyi arkadaş bulamayacağımıza ilişkin inançtır. Kolayca arkadaş edinilemediğini gözlemlediğimiz geçmişimizde bu inancı destekler. Arkadaşlar hayatımızdan istesek de istemesek de çıkıyorlar. İş değiştiriyoruz, taşınıyoruz, bekarlar evleniyor ve bütün bunlar arkadaşlık sürecini etkiliyor. Evli arkadaşlarımızın çocuklarının dahi olması, arkadaşlık sürecimizi etkiliyor. Çünkü insanlar artık eşlerine, çocuklarına ve eşlerinin ailelerine daha fazla zaman ayırıyorlar. Durum bu olunca da ilişkimiz süren arkadaşlarımızla bile daha az görüşebiliyoruz.

Bir arkadaş hayatımızdan çıkınca ne yapmalıyız? İçimizi bir hüzün kaplasa da hayatımıza devam edeceğiz. Daha da ötesi, hayatımızdan çıkan her şey, bir yenisi için yer açar. Önemli olan, hayatımızdan çıkan şeylerin yerine daha iyi olanını koyabilmektir. Dolayısıyla bir arkadaş hayatımızdan çıktığında yerine bir arkadaş koyabilmek için sistemli bir arayış içine girmeliyiz. Tabii bunu yapabilmek için öncelikle durumu sakin bir şekilde kucaklamamız gereklidir.

İnsanın hayatı tek düze bir şekilde ilerlemez. Yani sürekli olarak her şey yolunda gitmez; ancak her şeyin yolunda gittiği dönemler de vardır. Hayat bir makara ipliğe benzer; makaralar bir taşıma aracıyla götürülürken araç devrilmiş makaraların hepsi yoldaki çamura içine düşmüştür. Birçoğu çamura yarı yarıya batmıştır. Bu olay sonrasında makaralar açıldığında makaradan gelen hayat ipinin bir kısmı çamurlu, bir kısmı da temiz olur. Makaranın yapısı gereği, ipin her temiz bölümünü, bir kirli bölüm izler. Her kirli bölümü de, temiz bölümü izler. Sabır ve teslimiyet, hayat makarasının ipinin zorluk içeren bölümünü huzur ile geçmemize yardım eder. Her gecenin ardından güneş doğacaktır.