16.3.12

2011’de Neler Öğrendim?

Her yılbaşı bir önceki yıl neler öğrendiğimizi düşünme, hayatımızı bir okul haline getirir.

Ocak 2011-Çok tanrılı Hinduizm’in temel din olduğu ülkede, Maocu-Komünist bir hükümetin yer alabildiğini, her türlü puta tapan insanların görünce Müslüman olarak doğmanın bir lütuf olduğunu, eni iyi Adana kebabın Nepal’de öğretmenlerimizin kurduğu bir restoranda yapıldığını öğrendim.

Şubat 2011-Avrupa’da göçmen Türklerin yaşadıkları ülkeyle bütünleşmelerinin, o ülkeyi o ülke vatandaşlarından çok sevmeleriyle mümkün olduğunu, Hollanda, Belçika ve Avusturya’da insanların kış günü takım elbiseyle dahi bisiklet sürerek işe gittiklerini, Beyrut’un bir Avrupa şehri olmaya çalıştığını, şehrin birçok güzel binasının Osmanlı eseri olduğunu öğrendim.

Mart 2011-Çocuklarımızı yetiştirmek için üniversite öğrencilerini kullanmanın hem çocuklarımıza hem de bu üniversite öğrencilerine çok faydalı olduğunu, insanın kendi kendine nazarının değebileceğini ve kendini çok hasta edebileceğini, Esra Hanımın ailesinin ve Ahmet Göçer’in ailesinin çok misafirperver olduğunu, Afşin’in aşırı kasabacı bir tutuculukla geri kaldığını, Elbistan’ınsa şehirci bir açıklık sayesinde ileri gittiğini öğrendim.

Nisan 2011-Tarun Khanna’nın yazdığı Milyarlarca Girişimci isimli kitabın tek başına dört yıllık fakültelerde okutulan siyaset, ekonomi, hukuk ve sosyoloji bilgilerini Hindistan ve Çin ekonomileri üzerinden birinci sınıf şekilde verebildiğini; İtalya’dan Hindistan’a bisikletle giden Jakobo Pizzeti’den hayatın toplumsal sistem ve kurallardan daha geniş olduğunu (İngilizce ifadesiyle: life is larger than the society) öğrendim.

Mayıs 2011-Türkiye için iyi bir şeyleri iyi niyetle düşündüğünüzde bir gün hayalinizi Başbakan’ın elinde seçim meydanlarında görebileceğinizi, Macahel’in Türkiye’nin en güzel, en büyüleyici tabiatına sahip olduğunu, kişisel ve bölgesel gelişmenin koşullardan çok bir perspektife sahip olmakla ilgili olduğunu, Göksun’da bir sabah kahvaltısında Bilal Bey’le gerçek yumurta bulup dört yumurta yedikten sonra şehirlerde yumurtanın tadını tamamen unuttuğumuzu öğrendim.

Haziran 2011-Arnavutluk’ta ders verdiğim Epoka Üniversitesi’nde her milletten harika öğrenciler olduğunu, Kahramanmaraş’ta Nurtaç Yelden ve Serpil Ata ile birlikte bir gurbet tecrübesi sınavından alnımızın akıyla çıkabildiğimizi öğrendim.

Temmuz 2011-Boston’da Max Branner’da Çikolatalı Pizza’nın dünyanın en muhteşem lezzetlerinden biri olduğunu, Okan Tanrısev ve ailesinin harika insanlar ve harika ev sahipleri olduklarını, Harvard Üniversitesi’nin akıllı ve entelektüel insanların mıknatısı olduğunu öğrendim.

Ağustos 2011-Kanada’nın Avrupa ve ABD’nin bir kesişim kümesi olduğunu, ancak her iki bölgenin en iyi özelliklerini kendisinde topladığını, doğal kaynak ekonomisini eğitimle birleştirmenin medeniyete yol açtığını, Engin Sezen ve ailesinin Kanada’da harika insanlar olduklarını öğrendim.

Eylül 2011-İnsanın davranışlarında genlerin yaklaşık %50 oranında etkili olduğunu, mektuplaşarak iletişim kurmanın yüz yüze iletişim kurmaktan insanların düşüncelerini ve güzel yanlarını daha fazla ortaya çıkardığını, internetin her enformasyona çok hızlı ulaşılan ortamının iletişimi zenginleştirdiğini öğrendim.

Ekim 2011-Allah’ın dualarınıza karşılık verdiğini, haksızlığa uğradığınızda er ya da geç bunun anlaşılabildiğini, en sevdiklerinizin ve en çok destek verdiklerinizin ve hatta nikah şahitliği yaptıklarınızın geçerli bir neden olmadan küsebildiklerini şaşkınlıkla ama üzülerek öğrendim.

Kasım 2011-Plaketlerden hiç hoşlanmasam da Bisikletliler Derneği ile İstanbul’dan Ankara’ya giderken bisiklet üstünde, başkan Murat Suyabatmaz’dan plaket almanın unutulmaz keyifli bir an olabileceğini öğrendim.

Aralık 2011-Yemeğin en güzelinin bu işe merak ve heyecan duyanlardan yendiğini, yöresel yemekler konusunda Kütahya Konağı’nı ve kalbi nurlu Gülnur Atakan’ın muhteşem yemeklerini görmek, Rize’de Mehmet Çepni’nin Şahin Tepesi’nde köy sütünden yapılma sütlaç yemek, yine Rize’de Ahmet Oflu’nun Evvel Zaman’ında kaybolmak, Giresun’da Tibor restoranında Türkiye’nin en sıra dışı yemeklerini yemek, Kilis Yaren Taşmekan’da pişmek ve yemekle ilgili düşünmek ve çok araştırma yapmak gerektiğini öğrendim.

Hiç yorum yok: