3.8.12

Cumhuriyet Bayramı’nı Amerikalılar gibi kutlasak…

Zaman zaman bu köşede yaptığım seyahatlerde öğrendiklerimi paylaşıyorum. Her ne kadar eleştirilirse eleştirilsin, ABD birçok problemini çözmüş, birçok açıdan ileri bir ülke. Yaz aylarını geçirdiğim Boston’dan birkaç enstantane paylaşmak istiyorum. 4 Temmuz Amerika’nın Bağımsızlık Günü’dür. Bizim Cumhuriyet Bayramımıza karşılık gelir. 4 Temmuz’un en renkli yaşandığı şehir de Boston’dur. Çünkü Amerika bağımsızlığını Boston’da kazanmıştır. Bizim Kurtuluş Savaşımız kadar dramatik bir öyküleri olmasa da Amerikalılar Bağımsızlık günlerini bugün bile büyük bir heyecanla kutlarlar. Her yer bayraklar, Amerikan bayrağı işlenmiş balonlar, çantalar, şapkalar, tişörtlerle doludur. Sokaklarda aileleri çocuklarının elinde bayraklarla yürürken görürsünüz. Gençler kafalarına Amerikan Bayrağı desenli envai çeşit eğlenceli görünümlü şapka giyerler. Amerikan Bayrağı deseni çocuk çantalarına, şortlara ve aklınıza gelebilecek her yere işlenmiştir. Bardaklardan sürahilere, kemerlerden çoraplara, piknik örtülerinden şapkalara kadar her yerde bu desen ve Amerikan Bayrağı’nın renkleri özgürce ve eğlenceli bir şekilde işlenmiştir. İnsanlar sabahın çok erken saatlerinde evlerinden çıkar ve kutlamaları izlemek için yer kapmaya çalışırlar. Gün boyu konserler, çeşitli gösteriler ve geceleyin de dillere destan bir havai fişek gösterisi yapılır. 4 Temmuz günü, 11 yaşındaki oğlum Sanat ile Boston sokaklarında yürürken bana şöyle dedi: “Baba izin verirsen, Amerikalıların sevincine ve neşesine katılmak istiyorum. Bir bayrak da biz alabilir miyiz?”

Gördüklerime, bu soruyu ekledim ve bizim Cumhuriyet Bayramlarımızı düşündüm. Çocukluğumdan beri geçirdiğim her Cumhuriyet Bayramı’nda Amerikalıların yaşadığı türden bir heyecan yaşamadığımızı, yapılan törenlerde çoğu zaman insanların heyecan duymak bir kenara, sıkıldıklarını anımsadım. İzmirli olduğum için zaman zaman fener alaylarına katıldık; Cumhuriyet Meydanı’ndaki törenleri izledik. Ama Amerikalıların yaşadığı coşkunun yarısını bile yakalayamadık. Oğlumun sorusundaki medeniyeti de, bu ülkedeki azınlıklarla paylaşmak istiyorum. “Ne mutlu Türküm diyene” demek bazılarına zor gelirken, misafir bulunduğumuz bir ülkenin bayramını paylaşmak isteyen bir çocuğun görüşündeki ve kalbindeki duruluğu herkese diliyorum. Umarım bir gün biz de Türkiye’de Amerikalıların yaptığı gibi sabah erkenden Cumhuriyet Bayramımızı gerçek bir neşe ve sevinçle kutlamaya başlarız.

Harvard Üniversitesi’ndeki Türk hocalarla Cuma namazından sonra sohbet ederken laf döndü geldi Türkiye’ye. Hükümetin son dönemde aldığı kararlar hakkında konuştuk. Türkiye’de birçok olumlu gelişme olsa da bazı noktalarda hala idealden çok uzağız. Hükümet kararıyla üniversitelerde yaz okulları kaldırıldı. Harvard Üniversitesi’nde yaz okulu hem öğrencileri, hem başka üniversite öğrencilerinin, hem de şartları yerine getirenlerin ders alabildiği bir entelektüel şölendir. Türkiye’de ise yaz okulları, genelleme yaparak söylüyorum; ne öğrencinin bir şey öğrendiği, ne hocanın bir şey verebildiği programlardır. Bunları kaldırmak yerine, bunları Amerika’daki gibi işlevsel hale getirmek daha anlamlı olurdu. Bütünleme sınavı ile yaz okulu bambaşka şeylerdir. Gerçek bir yaz okulunda kısmen farklı üniversitelerden misafir öğretim üyeleri gelir ders verir. Örneğin Boğaziçili hocalar gelip Dokuz Eylül Üniversitesi’nde ders verebilir. Dokuz Eylül Üniversitesi’nden hocalar Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde yaz dönemi için ders verebilir. Yaz okulları bütünleme için değil, hem öğrencilerin hem de üniversite mezunu şehirlilerin entelektüel iki aylık bir yolculuğa çıkma fırsatı olmalıdır.

Hiç yorum yok: