6.1.13

2012’de neler öğrendim?

Ocak:
Japonların medeniyetin farklı ölçülerinde ABD, Kanada ve Avrupa’dan daha ileride olduğunu, ama Allah inancının olmamasının bir kısım Japon’u boşluğa ve kumarhanelere düşürdüğünü öğrendim.

Şubat:
Arnavutluk Epoka Üniversitesi’ne hoşçakal derken Yalova Üniversitesi’nde Girişimcilik Dersi’nde öğrencilerin geçmesini final sınavına değil, bir e-ticaret sitesinde para kazanmaya bağlayabileceğimi ve çok değişik fikirlerle para kazanabildiklerini öğrendim.

Mart:
İnsanın en büyük zenginliğinin çevresindeki insanların gönül güzelliği olduğunu ve insanın yanlış seçimlerle bu insanları farkında olmadan uzaklaştırabildiğini öğrendim.

Nisan:
Yemekle ilgili yaptığımız seçimlerin aslında yaşamımızı temelden etkilediğini, yeme alışkanlıklarını değiştirecek kudrette birinin yaşamını değiştirebileceğini öğrendim.

Mayıs:
Kuzey Kıbrıslıların sağlıklı ve akıllı insanlar oldukları halde Türkiye’den aldıkları destekle bir anlamda koltuk değneğiyle yaşamaya alıştıklarını, Türkiye’ye yakınız derken traji-komik bir şekilde İngiliz trafik düzenini tercih ettiklerini, politik müzelerinin ve politik tanıtımlarının içler acısı olduğunu öğrendim.

Haziran:
Meşhur olmak gibi bir çıkar vaadi için kabul edilemez şartlarla dolu bir sözleşme imzalamanın bir tür intihar olduğunu, her zaman bu şartları bir avukatla müzakere etmek gerektiğini aksi takdirde kişinin sözleşmeyi imzaladığı tarafın kölesi olduğunu öğrendim.

Temmuz:
Tüm dünyadaki Müslümanların içinde Arapların küçük bir grup olmasına rağmen, dünyada Müslümanlığın Araplarla özdeşleştiğini, belirli bir milletin gelenek ve göreneklerinden gelen İslam ile ilgisi olmayan özelliklerinin İslam’a mal edildiğini, tüm Müslümanların bu şekilde değerlendirildiğini üzülerek öğrendim.

Ağustos:
Harvard Üniversitesi’nin en kıdemli profesörlerinin tahmin edilemeyecek kadar tevazu sahibi olduklarını, doğrudan çalışma alanları olan konularda bile “bilmiyorum”, “bu işi -lider yetiştirmeyi iyi yapamıyoruz” diyecek kadar alçak gönüllü olduklarını öğrendim.

Eylül:
Marmaris ve Muğla’da yaptığım küçük bir gezi sırasında en iyi restoranların ve otellerin beş yıldızlı olanlar değil, ailelerce işletildiğini öğrendim.

Ekim:
Kendini çok akıllı bulan insanların bile, dostlarının uyarılarına rağmen çok aptalca hatalar yapabildiğini ve bu hatalarını bazen fark etmelerinin aylar aldığını, nefsin insanın gözünü bir perde indirdiğini öğrendim.

Kasım:
Optimist Kitapları’ndan Jeffrey Hollender ve Bill Breen’in kaleminden çıkan, Sorumluluk Devrimi isimli kitabın yönetim ve kapitalist düzenle ilgili çığır açıcı bir kitap olduğunu öğrendim.

Aralık:
Bisiklet Filmleri Festivali’nde izlediğim Mikey Hart’ın yönettiği Ganalı BMX’çiler, dünyanın en iyi öğretmenin BMX bisikletçiler olduğunu, çünkü iyi yapamazsanız bisikletin (üstünüze düşerek) binicisi döverek doğrusunu öğrettiğini söylediler.

Aynı şekilde Allah’ın sunduğu hayatın en güzel öğretmen olduğunu, iyi bir insan olursanız sizi ödüllendirdiğini, hata yaparsanız sizi incittiğini öğrendim.

Şirazi’nin sözleriyle kadının hem namuslu hem de güzel ise kocasının kendini cennette bileceğini; kadının hem dindar hem tatlı dilli ise, onun güzelliğine çirkinliğine bakılmayacağını; ahlakı güzel olan kadınınsa tüm kadınların en güzeli olduğunu öğrendim.

Hiç yorum yok: