6.2.13

Bir uçak nasıl patlatılır?

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün 1 Mart 2009’da devreye giren kuralları gereğince uçaklara yolcu yanında sıvı ve benzeri türde maddeler alınmıyor. Hava limanlarındaki son güvenlik noktasında uçağa içme suyu dahil, hiçbir şeyi geçiremiyorsunuz. Suyu içseniz ve su olduğunu ispatlasanız dahi suyu geçiremiyorsunuz. Bu uygulama ilgililer, yetkililer beni bağışlasın çok yersiz, etkisiz bir uygulama. Sadece suyu değil, 72 saatlik dondurulmuş Maraş dondurması, çok kıymetli kestane balı gibi herhangi bir uçağı patlatmak için değil, ama uçakta açarak en fazla yolcuların ve kabin ekibinin ağzını tatlandırabileceğiniz gıdaları bile uçağa almıyorlar. Kibarlığımı koruyup bu yapılan uygulamanın zeka seviyesinde yorum yapmayıp yorumu okurlara bırakacağım.

Şimdi suyu, balı ya da özel muhafazasında şoklu dondurmayı uçağa güvenlik açısından riskli bulup almayan ulusal ve uluslar arası güvenlik kuralları neler yapıyor? Havaalanında son güvenlik kontrolünü geçtikten sonra restoranlarda su dahil her türlü içki satılıyor; ücretsiz kullanılan ikram salonlarında su ve her türlü alkollü içki bulunuyor. Buralardan temin ettiğiniz içecekleri poşet içinde ya da çantanızın içine koyarak uçağa sokabilirsiniz. Ayrıca uçaklarda içki ikramı ve satışı da var. Uluslar arası uçuşların hepsinde istediğiniz gibi votka, viski, rakı gibi alkollü içecekleri şişesiyle alabilirsiniz. Bunları niye sayıyorum? Uçağın içinde molotof kokteyli yapmak için ihtiyaç duyacağınız şey sadece bir şişe alkollü içki. Eğer bir tanesi yeterli gelmiyorsa, üç terörist uçağa ikişer şişe viskiyi direk hostesten satın alır; şişeleri açar içlerine birer kumaş mendili sarkıtır ve uçağa girmesinde mani olmayan kibrit ya da çakmakla yakarak şişeyi uçağın herhangi bir yerine fırlatır. Uçağa neredeyse tırnak makası bile sokmayan güvenlik sistemi, cam şişelere izin veriyor. İçi su dolu bir pet şişeyi uçağa alamazsınız, ama içi boş bir cam şişeyi uçağa alabilirsiniz. Uçakta şişeyi ya da şişelerinizi koltuğun sert kolçağına vurarak yarısını kırarsınız ve elinize fazlasıyla kesici bir cisim ele geçirmiş olursunuz. Uçağa iki adet döner bıçağı ya da kılıç sokmak isterseniz, kabine alınabilen çek çekli bavulların içi boş iki metal borusu var. Onların içine koyabilirsiniz, x-ray’de görünmez. Uçağa ip sokmak yasak değil, ayrıca bel kemeri bir kement formunda harika bir boğucu sistem olarak kullanılabilir (aynı amaçla her türlü şarj kablosu da kullanılabilir). Hosteslerin kokpite servis yaptığı sırada hızlıca kabine dalar, elinizdeki kesici ya da yanıcı düzeneği kullanacak fırsatı yakalarsınız.

Bir keresinde cep telefonumun kulaklığını bir havalimanı güvenlik görevlisi uzun uzun incelemişti. Beyaz bir kulaklık… Geçenlerde iPad’in şarj cihazı ve kordonunu iki defa x-ray’den geçirdiler. Gülerek olanları izledim. Üstelik CIP (önemli müşteri) kontrolü’nden geçiyordum. CIP kart alabilmeniz için yüzlerce kez uçağa binmeniz gerekiyor. Diğer bir deyişle yıl boyu yüzlerce kez uçağa binen kişinin bir uçak kaçırmaktan daha iyi işleri vardır (yazar, çizer, iş adamı, gazeteci, sanatçı, hoca vs.).

Bir uçağı kaçırmak isterseniz bunlar işe yarar ama içine binmeden uçağı düşürmek isterseniz, hava limanı güvenliği ile hiç uğraşmanıza gerek yok. Havalimanı yakınında uçuşları uygun görebildiğiniz bir noktaya yeterince yaklaşır, aracınızı park edersiniz; roketatarınızı çıkarır, iniş ya da kalkış halinde bir uçağın kanadına nişan alırsınız. Bütün bunları niye anlattım; lütfen kurallar değiştirin; artık suyumuza, dondurmamıza karışmayın ya da işi ciddi yapın; risklere karşı ciddi önlemler alın. Havaalanlarında sürekli yolcularla tartışmak zorunda kalan güvenlik görevlilerinin de işini kolaylaştırın.

Hiç yorum yok: