24.3.14

Hayatı Kapatmayın

Bundan birkaç hafta önce artık 13 yaşında olan oğlum Sanat’a Başbakan’ın “YouTube’u da kapatıcam” dediğini söylediğimde “Başbakan sakın bunu yapmasın.” dedi kızgın bir ifadeyle. “Yapmasın” sözündeki vurgu ve kararlılık düzeyinin altını çizmek istiyorum. Çocuk kendince son derece haklı. İngilizceyi YouTube’da izlediği videolardan öğrendi. Her gün izlediği oyunlara ilişkin yorumları da YouTube’dan izliyor. Regular Show dahil, takip ettiği ve onun hayatını renklendiren birçok şey var YouTube ve internette.

Üniversite hocalığı, yetişkian kurs hocalığı yazarlık ve benzer işler yaptığım için çok sayıda insanı gözleme şansım oluyor. Bazı insanlar deyim yerindeyse Facebook içinde yaşıyorlar. Arkadaşlarıyla orada birlikteler. Orada sohbet ediyorlar. Orada resimlere yorum yapıyorlar, orada müzik paylaşıyorlar. Evlerinin huzurlu ortamında bir bilgisayar, tablet ya da telefondan Facebook’a girmek, onlar için hayata bağlanmak demek.

Ağrı Dağı’na yaptığım üçüncü tırmanışta Rüştü Ağabey diyeceğim, biriyle tanışmıştım. Emekli gelirinin tamamını dağ tırmanışlarına harcıyordu. Dağ tırmanışlarını ve fotoğraflarını paylaştığı bir bloğu vardı. Türkiye’de bloglara giriş yasaklandığında Rüştü Ağabey hem çok üzülmüş hem de çok kızmıştı. Çünkü kıymetli hatıralarını ve kıymetli resimlerini ne paylaşabiliyordu ne de kendi paylaştıklarına erişebiliyordu. Ne hissettiğini anladığımı söyleyebilirim. Bir anlamda evindeki fotoğraf albümüne ve kıymetli tırmanış notlarına nedenini bilmediği bir şekilde devlet el koymuştu. Aynı dönemde blog teknolojisini kullanarak Yalova Üniversitesi’nde ders veriyordum. Ders notları ve öğrenci yorumları bloğa işleniyordu. Dönemin ortasında bloglara erişimin kaldırılmasıyla tüm notlarımızın hepsi uçtu, gitti. Sakin yaradılışlı bir insan olduğum için kızmadım, ama blogların yasaklandığı bir ülke olmamıza üzüldüm.

Ben iyi bir Twitter kullanıcısı değilim. Ama kıdemli ekip arkadaşlarımdan biri Twitter’ın iyi bir takipçisidir, kurulduğundan beri. Facebook hesabı yok, başka sosyal medyaya da ilgi göstermiyor. Tek ilgisi Twitter. Kuruluş yılından beri günde bir saate yakın politik olmayan kişilerin Twitter hesaplarını takip eder. Tabii Twitter kapatılınca, ruh halini varın siz düşünün. Onun değer verdiği insanları takip etmek imkânı elinden alınmış oldu.

İnternetin farklı site ve enstrümanları bugün iş dünyasının da hizmetindedir. Türkiye’de ve dünyada birçok firma pazarlamasını Twitter ve Facebook üstünden yapmaktadır. Sırf sosyal medya üstünden pazarlama hizmeti veren yüzlerce kuruluş vardır. Bu siteler kapanınca bu şirketler ne pazarlama yapabiliyor ne de sosyal medya pazarlama hizmeti veren şirketler para kazanabiliyor.

İnternet başladığından beri hayatımız oldukça değişti. Sosyal medya ve internet olmadan bir yaşam artık söz konusu değil. İnternet ve sosyal medya herkesin yaşamına farklı düzeylerde karışmış durumda. Diğer bir ifadeyle artık internet eşittir hayat. Dolayısıyla internetin içindeki asli bir unsur kapatıldığında “hayat kapatılmış” oluyor. Ben hâlâ nezaketli ve zarif bir duruşun zamanla etkisi ortaya çıkan büyük bir gücü olduğunu düşünüyorum. Onun için bu konularla uğraşan insanlara, “hayatı kapatmayın” diyorum.

Hiç yorum yok: