10.1.13

Yeşil Kafalar 9 Spor Arabalı Müteahhitlere Karşı

Türkiye’de yeni yapılan binaların çevrenin “ç”si ile ilgisi yok. Hepsi ultra lüks, ama yeşil bina özellikleri yok. Ne güneş enerjisinden yararlanıyorlar; ne yağmur suyunu kullanmaya çalışıyorlar; ne gün ışığını etkili bir şekilde değerlendiriyorlar; ne enerjiyi tasarruf ediyorlar; ne geri dönüşüm (çöp geri dönüşümü) sistemleri var. Ama yapılan o lüks binaların ve sitelerinden şatafatından geçilmiyor. Granit taşlar, havuzlar, güvenlik geçişleri, parmak iziyle açılan kapılar ve benzeri lüks ama işlevsiz ayrıntılar var, ama işe yarar ayrıntılar yok.

Ama yine de her şey değişiyor. Geçtiğimiz Cuma günü, Ford Otosan’ın OİB Eğitim Vakfı işbirliğiyle destek verdiği Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi (ne kadar uzun bir lise ismi!), tüm süreçleri tamamlayarak, “Yeşil Bina” sertifikasını almaya hak kazandı. Binalar artık Batı’da “Yeşil Bina” diye sertifikalandırılıyor, elbette rengi yüzünden değil. Bursa’daki bu lise bu sertifikayı nasıl aldı? Çatısında elektrik enerjisi üreten güneş panelleri kuruldu. Tuvaletlere gereksiz elektrik enerjisi ve su kullanımını engelleyecek sensörler takıldı. Lavabolara musluklardaki debiyi, düşüren kartuşlar takıldı. Böylece gereksiz su israfı önlendi. Okul bahçesine bisiklet parkı yapıldı. Çocuklar bisikletleriyle gelip giderek hem spor yapıyor; hem de karbon salınımı ile yakıt tüketimini azaltıyor. Geri dönüştürülebilir atık toplama alanları oluşturuldu. Bu mütevazı örnek, umarım Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okul inşası ve işletilmesi için (biraz daha geliştirilerek) standart hale getirilir.

Yakında belediye seçimleri var; belediyeler kaldırım taşı döşemeye başlarlar. Bu köşeden takip edenler biliyorlar, bisikletle ulaşımın yılmaz bir savunucusuyum. Bu konudaki en büyük ihtiyaç ise bisiklet yollarının yapılması, bisiklet yolu yok yapılanı da yıkıyorlar. Geçtiğimiz hafta İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’ın ekibi, Bağdat Caddesi’ne bisiklet yolunu Perşembe günü yaptı, Cuma günü söktü (!). Bize Türkiye’de yaşadığımızı hatırlattıkları için kendilerini tebrik ediyorum.

Türkiye’de özellikle tekerlekli sandalye kullanan engelliler içinse kaldırımların iniş ve çıkışa müsait olmaması bir başka temel sorun. Geçtiğimiz günlerde bir engelli Nevzat Özyavuzer kaldırıma çıkamadığı için çöp kamyonunun altında can verdi. Şimdi size hiç masrafsız bisiklet yolu yapımı ve engellilerin yaşamını kolaylaştıracak bir çözüm öneriyorum. Kaldırımları yolla aynı düzeyde tutalım; diğer bir deyişle kaldırım yapmayalım, yaya yolu yapalım. Yağmur suları için yaya yolu ile yolun bitiştiği çizgiye hafif bir eğim verelim. Arabaların yaya yoluna park etmemesi için de ayırıcı 45 Cm’lik metrelik direkler (seperatörler, babalar) dikelim. Uygulaması var mı var. İstanbul’da Kadıköy Belediyesi Moda Caddesi’nde ve Kadıköy Çarşı’da uyguluyor. Merak eden gelip incelesin.

Şimdi uygar ve insanca yaşamı hak eden bir Türkiye için siz okurlarıma bir çağrıda bulunuyorum. Lütfen bu yazıyı Belediye başkanınıza götürünüz ve yolla eşdüzey bir yaya yolu yapması için talepte bulununuz. Böylece tüm engelliler rahatça yaya yolunda ölmekten korkmadan gidebilir. Bisiklet yolları yapılıncaya kadar da bisikletliler de Kadıköy de olduğu bu yolları kullanabilir. Not: İzmir Güzelyalı’daki parkı yeniden yıkıp yapan Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın ekibi, parka bir bisiklet parkı yapmayı unutmuş. Umarım hatırlayıp koyarlar.

Hiç yorum yok: