4.3.13

Sıra Dışı Öğretmen Olmak

Kıdemli ekip arkadaşım Esra Nur Erbil’in tavsiye ettiği “3 Idiots-3 Budala” filmini bu yaz kahkahalar ve gözyaşları içinde seyrettik. Üniversite eğitiminin nasıl olması gerektiğini, üniversitede nasıl bir profesör olmamız gerektiğini, nasıl öğrenciler olmamız gerektiğini anlatan müthiş bir film. Hangi çalışmaların ve hangi tip öğrenme anlayışının (eğitim demiyorum) bizi liderliğe taşıyacağına ilişkin muhteşem bir sorgulama. Başta tüm üniversite hocalarına, öğrencilerine ve mesleği öğretmenlik olanlara ve eğitim konularına ilgi duyanlarına hararetle tavsiye ediyorum. Filmin öyküsü bir öğrencinin mühendislik okuluna başlaması, okulda geçirdiği dört yıl ve aradan 10 yıl geçtikten sonra neler olduğuyla ilgili. Dolayısıyla harika bir inceleme; çünkü hem üniversite hayatını hem de okulun insan hayatındaki sonuçları analiz ediyor.

Yıllar öncesinde İstanbul’daki ilk Sıra Dışı Yaşam Becerileri sınıfından öğrenme ortağım Hasan Ahmet Gökçe, bir ara beni ziyaret ettiğinde “Taare Zameen Par-Her Çocuk Özeldir-Every Child is Special” isimli bir başka Hint filmini mutlaka izlemem gerektiğini, filmin beni anlattığını da söyledi. Hemen izleyemesem de sonradan bu filmin de sıra dışı öğretmenlik konusunda bir başyapıt olduğunu keşfettim. Film, yıllardır savunduğum fikirlerin görsel bir şöleniydi. Milli Eğitim Bakanlığı bu filmi tüm okullarda öğretmen ve öğrencilere göstermeli. Çok berrak şekilde ezberci öğretmenlik ve yenilikçi öğretmenlik nasıl olur muhteşem bir şekilde ortaya koyuyor.

Konumuz olmasa da başka iki Hint filmini de izlemenizi önermek isterim. Bunlardan birincisi English Vinglish, aile değerleri ve bir ulusun kendi diline ve kültürüne sahip çıkması konusunda muhteşem bir hikaye. Ayrıca Hint aile değerlerinin Türk aile değerlerine ne kadar yakın olduğunu da gösteriyor. Önereceğim ikinci film ise Barfi. Özellikle umutsuz, kötümser, depresyondaki insanların bu filmdeki sağır dilsiz Barfi karakterinin fiziksel engellerine karşı nasıl dünyanın en mutlu insanı olduğunu görmelerini isterim.

15 Şubat günü Gaziantep’te Zirve Üniversitesi’nde hem idarecilere hem de öğrencilere iki konferans verdim. Öncelikle idareci kadronun beni kendilerine hayran bıraktığını söylemek isterim. Hepsi lisans ve lisansüstü derecelere (master ve doktora derecelerine) sahipken hala kendilerini geliştirmek için eğitimci ve konuşmacı çağırıyorlardı. Tüm üniversitelerimizin idareci ve akademisyen kadrolarının aynı şekilde kibirden uzak bir şekilde öğrenmeye açık olmalarını dilerim. Zirve Üniversitesi’nin Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Fatih Töremen, henüz dördüncü yılında olan üniversitenin 55 ülkeden öğrencisi olduğunu söyledi. Bu kadar kısa sürede böylesi bir uluslararası iltifat gerçekten hayranlık verici. Okulda Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği ve Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği bölümleri var. Okulda muhteşem bir sanal navigasyon-seyir sistemi de bulunuyor; okulun hocalarının hoşgörüsüyle Gaziantep’te dümenin başına geçip bir gemiyi İstanbul Boğazı’nda kullandım. Zirve Üniversitesi’nin denizi olmayan Gaziantep’te denizcilik bölümleri açması, idarenin ne kadar açık fikirli ve yenilikçi olduğunu gösteriyor.

Milli Eğitim Bakanımız Prof.Dr. Nabi Avcı’nın sorgulayıcı kişiliği ile eğitim alanında çığır açacağını ümit ediyorum. Umarım öğretmenlerimizin hepsinin derslere yaratıcı ve yenilikçi bir hazırlık yaparak gelmeleri konusunda büyük bir hareket başlatır.

Hiç yorum yok: