16.11.12

Bir Akarsu Kadar Akıllı Mısınız?

Nasıl olursa olsun, nereden gelirse gelsin değişime liderlik yapanlar ve değişime uyum sağlayanlar, bir akarsu gibi yollarına gitmeye devam ediyorlar.

Hayat değişimlerle dolu. Allah değişimi, hayatın ve evrenin içine zerk etmiş. Mevsimlerin değişiminden tutun da evrendeki gezegen ve yıldızların sürekli hareket ederken farklı konumlarda farklı tecrübeler yaşamalarına kadar değişim her yerde. Dünya isimli gezegende sürdüğümüz sosyal yaşam, bizi tabiattaki değişimlerden daha sık etkiliyor. Sandy Kasırgası gibi bir kasırga New York ve New Jersey’deki hayata belki 50 yılda bir dokunuyor, ama sosyal yaşamdaki değişiklikler birkaç yılda bir insanı etkiliyor. İş değiştirme, bir işin kapanması / değişmesi, taşınma, bir arkadaşın taşınması, bir çocuğun doğumu, aileden birinin ölümü gibi ya da evlenme gibi sosyal olaylar insanları çok derinden etkiliyor. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, devlet kurumları dahil, tüm iş yerleri sürekli bir değişim içinde. Bir gün müdürken ertesi gün bir yeniden yapılanma sonrasında yönetmen olabiliyoruz. Ya da daha kötüsü çalıştığımız şirketin çalıştığı endüstri yok oluyor ya da biçim değiştiriyor. Örneğin dünyanın en büyük fotoğraf filmi üreticisi Kodak’ın fabrikasında çalıştığınızı düşünün, dijital makinelerin çıkışıyla bütün bu fabrikalar kapandı, değişime nasıl tepki verirsiniz? Üstelik siz çok verimli ve çalışkan bir elemandınız. Yakında Türkiye’de dershaneler kapanacak deniyor. O kadar işletme ve öğretmen nasıl bir yapıya geçecekler ve yeni yapıya nasıl uyum sağlayacaklar?

Değişim sadece iş hayatında değil, hayatın her yerinde… En iyi anlaştığımız arkadaşımız iş ya da evlilik dolayısıyla bir başka şehre ya da ülkeye taşınıyor. Her gün dertlerimizi paylaşıp birlikte güldüğünüz bu sevdiğiniz insan gidiyor; onun yokluğuyla nasıl mücadele edeceksiziniz? Sevgili kızımız evleniyor ve başka bir ailenin parçası oluyor. Üstelik bu aileyi de hiç onaylamıyoruz. Kızımızın yokluğuna mı, yeni ailenin bizden çok farklı olmasına mı üzülelim? Ekonomik durumumuzdaki daralma nedeniyle daha mütevazı şartlarda bir eve taşınıyoruz. Deyim yerindeyse attan inip eşeğe biniyoruz. Eskiden alıştığımız güzelliklerin kaybolması karşısında ne yapacağız?

Değişime karşı nasıl tepki vereceğiz? Esas mesele bu. Değişime verilecek en iyi cevap, sakin bir şekilde onu kabul etmektir. Onu kabul edişimizle birlikte ortaya çıkan değişim karşısında bizim de hangi düşünce ve davranışları değiştireceğimizi karar vermemiz gerekir. Acıyı yaratan değişimi kabul etmeyip eski durumda ısrar etmektir. Kodak fabrikasının çalışanları, yeniden fabrikayı fotoğraf filmi üreten bir fabrika yapamazlar. Ama aynı fabrika eğer teknoloji izin veriyorsa başka bir şey üretmeyi deneyebilirler. Sevdiğimiz arkadaşımız giderse yeni bir arkadaş edinmeye çalışabiliriz. Bir nehir güzel ve keyifli bir şekilde dosdoğru ilerlerken önüne bir dağ çıkarsa, nehir bu dağı yıkmaya çalışmaz. Onun akışını bozan bu büyük güç, engel karşısında basit ve işlevsel tepki verir. Dağa kızmak yerine dağın eğimi en düşük bölgesinden akıp gider. Bizim de yapmamız gereken budur. Karşımıza bir dağ gibi büyük bir değişim çıktığında bu değişime kızmak yerine, bu değişime en kolay uyum sağlayacak şekilde biz de onunla akıp gitmeliyiz.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

çok güzel bir yazı :)