19.1.13

Başbakana Açık Mektup 3: Şehir Stratejileri

“Odaklanması olmayan dağılmıştır. Dağılan enerjisini etkili kullanamaz ve zaman ve para kaybeder. Türkiye’de değişim yaratacak konular yerine, katma değersiz konuları gündemimizde tuttukça biz de maçı kaybediyoruz.”

Türkiye’de şehirlerimizin stratejik planları var, ama stratejileri yok. Bundan bir süre önce tüm şehirlerimizin birer stratejik plan hazırladılar; birçoğunu üniversite hocaları ya da danışmanlar yazdı. Yazılan planlar birer strateji olmaktan öte birer iş listesi formundaydı. İş listeleri de elbette önemlidir; yapılacakları bilirsiniz. Ne var ki, strateji ile iş listesi birbirinden çok farklıdır. Teknik ve akademik açıklamalara girmeden söyleyeyim; strateji dediğiniz şey bir iki kelimeyle ifade edebileceğiniz, bir kurum ya da toplumda herkesin bildiği bir şeydir. Şehirler açısından en açık ve net strateji, odaklanma stratejisidir. Her şehir belirli bir konuda uzmanlaştığında bir çekim merkezi olur.

Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nin finans ve medya merkezi New York’tur. Los Angeles deyince akla film endüstrisi gelir. Las Vegas deyince akla kumar gelir; Miami deyince plajlar ve tatil gelir. Bir şehir bir kelime ile anılmaya başlandığı anda o şehir konuda bir çekim merkezi olur. Moda için ya Paris’e ya Milano’ya gidilir; alışveriş deyince akla Dubai gelir. Yazılım ve çağrı merkezleri deyince Bangalore gelir. (İstanbul deyince de akla “aşure” geliyor. Her şey var; ama odaklanılmış bir konu yok.) Tek kelimeyle anılan şehirlerde başka şey yok mu, elbette ki var. Bir şehrin uzmanlaşmak için seçtiği kelime ya da konu, o şehrin lokomotifidir; diğer konular da şehrin diğer vagonlarını oluşturur.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en kalabalık şehirler şöyle: New York 8,4 milyon, Los Angeles 3,8 milyon, Chicago 2,8 milyon. Bunun anlamı şudur; 308 milyon nüfuslu ABD’de, nüfus şehirlere dengeli yayılmış. Her şehir kendi çapında bir çekim merkezi oluşturmuş. İstanbul’un sorunu şehirde 13 milyon kişinin yaşamasıdır. Dünyanın en kalabalık beşinci şehri olan İstanbul’a yol da, okul da, hastane de yetmez; trafik de hiç bitmez. Çünkü şehir aşırı yüklenmiştir. Eğer Türkiye’de diğer şehirlerin odaklandıkları birer temaları olsaydı daha güçlü birer çekim merkezi olurlar nüfus Türkiye’de biraz daha dengeli dağılırdı.

İzmir’e Expo 2015 için seçilen tema sağlıktı ve İzmir’le çok az ilgisi olan bir temaydı. Türkiye’de bir sağlık şehri varsa açık arayla İstanbul’dur. İstanbul üniversite hastaneleri, özel hastane sayı ve kapasiteleri bakımından açık ara her şehrimizden ilerdedir. İzmir’in sağlıkla pek ilgisi yoksa da şu şıra bir “eğitim” şehri olma yolunda ilerliyor. İzmir’e şu sıra dokuzuncu üniversite kuruluyor. İzmir için belki doğru bir tema “üniversite şehri olmak” olabilir.

Her şehir kendine bir tema seçmeli ve bu temayı en iyi şekilde işlerken tüm şehri de bu konuda yatırım yapmak üzere seferber etmelidir. 81 ile 81 tema lazım. Net, mantıklı ve akıllıca temalar. Amerika’da Las Vegas ya da Los Angeles, akıllı insanların seçimleriyle kendi alanlarında marka olmuşladır. Bu şehirlerdeki kişi ve kurumlar da şehrin temasına yatırım yapmışlardır.

Bir şehrin teması hem başka yerlerden yatırım hem de turizm çeker. Kahramanmaraş’a tekstilin merkezi diye yatırım yapılır; Kapadokya’ya peri bacaları için gidilir. Ama Kırşehir’in ya da Çankırı’nın bir teması yoksa bu şehirler kendi yağlarıyla kavrulurlar.

Yeni şeçim dönemiyle birlikte her şehrin yönetimi, ileri gelenleriyle birlikte atölye çalışmaları ve toplantılar düzenleyerek kendine bir tema seçmelidir. Şehrin mevcut yapısı ve potansiyel göz önüne alınmalıdır. Çünkü mevcut yapı bir avantaj sağlayabilir; ancak kararlı ve akıllı bir şehir kendisinde hiç olmayan bir temayı da kendi üstüne oturtabilir.

Hiç yorum yok: