14.10.06

Hayatın çilingiri olmak

Anahtara sahip olmak önemlidir. Çünkü anahtar kapıları açar. Ancak ondan daha önemlisi, doğru anahtara sahip olmaktır. Doğru anahtar, girmek istediğimiz kapıyı açan anahtardır.

Ancak her zaman bu anahtara sahip olmayız. Öyleyse anahtar sahibi olmaktan daha önemlisi çilingir olmaktır. Çünkü çilingir, anahtara sahip olmadan kapıyı açan kişidir. Sıra Dışı Yaşam Becerileri isimli seminer programımın insanları birer çilingire dönüştürdüğünü söyler dururum. Hayatın çilingiri olmayı öğrenmek demek, deneme yapmaktır. Denemek; gitmediğiniz yere gitmek, konuşmadığınız insanlarla konuşmak, okumadıklarınızı okumak, yemediğiniz yemekleri tatmak demektir. Yapmadığınızı yapmak. Küçük ve çok önemli bir kural daha var ama... Geri dönemeyeceğiniz hiçbir şeyi denemeyin. Örneğin, adam öldürmeyi... Aslında her deneme enformasyon toplamaktır. Aslında kapıları açan da enformasyondur. Gerçek bir örnek verirsek, şu anda öğrenme ortağımız olan Yalçın isimli kıdemli bir öğrencimizin ev anahtarı kaybolmuştu, ve eve girmesi gerekiyordu. Ne var ki, anahtarı yoktu. Bakalım Yalçın ne yapacaktı? Kapıyı açmak için bir omuz atabilirdi. Eş dosttan bulduğu anahtarları teker teker belki açar diye deneyebilirdi. Bir tornavida ya da maymuncukla kendisi açmayı deneyebilirdi. Bir çilingir çağırabilirdi. Yalçın bunları yapmak yerine sahip olduğu kredi kartının verildiği bankanın yardım servisini aradı. Bankanın 24 saat hizmet veren bir yardım servisi vardı. Onlar anlaşmalı oldukları bir çilingiri ücretsiz olarak Yalçın'ın evine gönderdi ve kapı açıldı. Şimdi bu öyküde kapıyı açan çilingir midir, yoksa enformasyon mu? Bu öyküde kapıyı açan enformasyondur. İkinci bir şey de bir şartlanmanın kırılmasıdır.

Önce enformasyondan söz edecek olursak Yalçın, bankadan gelen yazıları okumayı denemiş ve yararlı olabilecek bir şeyi not almıştır. İlgili bir problemle karşılaşınca sahip olduğu enformasyonu kullanmış ve problemi çözmüştür. Ancak buradaki püf noktalardan bir tanesi de koşullanmanın kırılmasıdır. Türkiye'de birçok banka, kredi kartı sahiplerine bu tür hizmetler veriyor. Çilingirlikten uçak bileti satın almaya kadar. Tüm bu bankalar yine müşterilerine bu hizmetleri ücretsiz verdiklerini bildirseler de, benim sorduğum insanlar, bu hizmetleri kullanmayı düşünmemiş. Çünkü banka bir sebep göstererek bu hizmeti gerçek bir olay sırasında vermez ya da gizli bir maliyet çıkarır diye düşünmüşler. Bu şartlanma da insanları bu hizmetten yararlanmaktan uzak tutmuş. Yalçın, problemi çözerken enformasyon kullanırken, bir taraftan da bu önyargıyı kırıyor.

Her alanda deneme yapmak insanı zamanla bir çilingire dönüştürme potansiyelini taşıyorsa da, çilingire dönüşmenin başlıca yollarından biri de teklif etmektir. Teklif etmek; birine yaklaşmayı ve sormayı içerir. Eğer hiç sormayı denemezseniz, o insanlar sizin öyle bir şey istediğinizi nereden bilebilir? Sorularımızı, tekliflerimizi engelleyen sebeplerin başında ise önyargılar geliyor. "Kabul etmezler ki... Beğenmezler... İstemezler ki..." Bu tür düşünceler deneme ve teklif yapmayı engeller. Dünyada insanlar ve kurumlar kabul etmek üzere/kabul edilebilecek teklifleri bekliyor.

27.11.2005

Hiç yorum yok: