17.10.06

Teleskop alacak paranız yoksa?

Lise birinci sınıf öğrencisi İlker, yıldızlara ve uzaya meraklıydı. Babasından bir teleskop almasını istedi.

Ne var ki, istediği teleskopun fiyatı 300 dolar kadardı. Babası ise kısıtlı aile bütçesinde bu teleskopu almak için yer olmadığını söyledi. Bununla birlikte oğlunu tam olarak reddetmeyen baba, ona bir teleskop yapmasını teklif etti. İlker, önce güldü; babasının alay ettiğini düşündü. Ama babası son derece ciddiydi. İlker, “İyi ama, nasıl?” diye sordu. Baba da soruyu bir top gibi ona geri attı: “Sence nasıl?” İlker, “İnernete bakabiliriz.” dedi. İnternette www.google.com.tr adresinde “teleskop” yazınca epeyce bir site geldiyse de, bir teleskopun nasıl yapılacağına ilişkin bir plan gelmedi. İngilizce sözlüğe bakarak teleskopun İngilizce karşılığını internette yazınca yüzlerce İngilizce site gelmişti; bununla birlikte İlker’in İngilizce bilgisi bu siteleri anlamaya yeterli değildi. Umutsuzluğa düştü. Babasına internetten bir sonuç çıkmadığını söyledi. Babası, ona “Teleskop yapmaya ilişkin bilgi başka nereden alınabilir?” diye sordu. İlker, “Üniversiteden.” diye cevap verdi. Babası “Öyleyse onu dene.” diye öneride bulundu. İlker, okuldan öğleden sonra üç buçukta çıkınca Ege Üniversitesi Uzay Bilimleri Bölümü’nün yolunu tuttu.

Okul forması ve çantası ile sorarak bir asistanın odasını buldu ve “bir teleskop yapmak” istediğine ilişkin projesini anlattı. Asistan önce şaşırdı ve gülümsedi; sonra birkaç asistan arkadaşını da odaya davet ederek İlker’i tanıştırdı. Yarım saat kadar sohbet ettikten sonra İlker’e birkaç değişik kitaptan teleskop planları ve resimleri, teleskopların çalışma prensiplerine, mercek yapılarına ilişkin bilgilerin kopyalarını verdiler.

İlker, planları inceledikten sonra kendisine malzeme listesi hazırlamaya karar verdi. Ancak elindeki planlardaki teleskop malzemeleri hep büyük boyutluydu. Önce bunların küçük ölçülerini hesaplaması gerekliydi. Okuldaki matematik hocasıyla birlikte çalışarak ölçülerin % 30’luk daha küçük bir modeldeki karşılıklarını buldular.

Ardından iş, mercekleri ve aynaları bulmaya gelmişti. Çocukluğundan beri gözlüklerini aldığı gözlükçü Yusuf ağabeye giderek, uzun uzun gözlük camlarının teleskopa olup olmayacağını tartışlar ve sonunda Yusuf abisi ana şirketten uzmanlardan da destek alarak İlker’in ihtiyaç duyduğu mercekleri buldu. Üstelik İlker’in bu projesine destek olmak amacıyla tüm mercekleri de ücretsiz verdi.

Ardından merceklerin oturacağı teleskop borularını bulmak gerekiyordu. Soba borusu satan bir tenekeciye gitti; ama buradaki boruların hiçbirinin çapı istenilen ebadı tutmuyordu. Tenekeci, büyük bir nalbura gidip su borusu bakmasını tavsiye etti. Nalburdan ihtiyaç duyduğu iki boruyu aldıysa da üçüncü boruyu bulamamıştı. Bu boru beş santim çapında bir boruydu. İzmir’in hurdalığına bile gitti; ama yine de istediği boruyu bulamadı. Eve dönünce aklına annesine iş yerinden hediye edilen takvimin silindirik kutusu geldi. Aradı ve buldu. Tam istediği çaptaydı. Ardından malzemeleri birleştirebilmek için babasıyla birlikte bir cumartesi gününü harcadı. Bir tek teleskopun ayağı eksik kalmıştı. Tek tek tüm komşularına fotoğraf makinesi ayağı olup olmadığını sordu; birinin video kamera ayağı vardı. Onu 15 günlüğüne ödünç istedi.

İlker, müthiş bir heyecanla geceyi beklemeye başladı. Çatıya çıkacak ve hayranı olduğu yıldızları artık daha yakından görecekti. Sonuç hüsran oldu. Hiçbir şey görünmüyordu. Pazar günü tüm mekanizmayı babasıyla gözden geçirdi; ama pazar gecesi de bir şey görünmedi. Pazartesi günü teleskopu alıp Ege Üniversitesi Uzay Bilimleri Bölümü’ne gitti. Asistanlar İlker’in teleskopunu şaşkınlıkla incelediler. Her şey doğru görünüyordu. Yanlış olan baktıkları yerdi. Şehrin ışıkları yıldızların net olarak görünmesini engelliyordu. Pazartesi günü Manisa yolu üstündeki Sabuncubeli tepesine çıktılar ve tüm Samanyolu teleskopun ucundaydı. İlker, liseden sonra üniversitede uzay bilimleri bölümüne girdi. Okulu birincilikle bitirdikten sonra Avrupa’da Airbus’ta araştırma–geliştirme bölümünde çalışmaya başladı.

14/03/2004

Hiç yorum yok: