28.9.06

Melih Arat ile Extra-Ordinary Bir Söyleşi


Beyoğlu’nda Richmond Oteli’n Boğaz Manzaralı kafesindeyiz. Sıra Dışı Yaşam Becerileri Seminer Programının mimarı ve konuşmacısı Melih Arat, hazırladığım sorulara bakıyor ve birden soruları bırakıyor ve masanın üstündeki kahve mönüsüne odaklanıyor. Mönü elindeyken, dalgın bir şekilde bir şeyler mırıldanmaya başlıyor. “Risistrato-direnç, arpegerotto-arpej, kaprisisso-kapris, Roma-Roma, volume-volüm, kozi-kozi, levantorrette-lavanta, dekafeine-kafeinsiz…” Ardından bana dönerek soru listemdeki soruları, mönüyü okurken çağrıştırdığı kelimelerle birleştiriyor. Sorular birden bire hazırlandıklarından çok daha ilginç oluyorlar.


Kadın kaprisleri, erkekleri yaratıcı kılıyor mu?

Kadın kaprisleri, aslında erkekleri yaratıcı kılmak için için birer fırsat olsa da, çoğunlukla bu fırsatlar harcanmaktadır. Kapris, gereksiz bir istekte bulunarak huysuzlanmak olarak tanımlanır. Erkekler dünyaya fonksiyonel/işlevsel bir bakış açısıyla baktıklarından kadınların birçok isteklerini gereksiz bulurlar. İsteği gerçekleşmeyen bir kadın da aslında haklı olarak huysuzlanır. Kapris, biraz tutturmaya benzer. Tutturma, bir tür odaklanma ya da konsantrasyon olarak tanımlanabilir. Bir tutturmayla savaşılmaz, ortaya ancak başka bir tutku koyarsanız onu unutturabilirsiniz. Diyelim ki, özel bir marka ruj diye tutturan kadının istediği ruj bulunamıyorsa ona başka marka bir ruj almak yaratıcı bir yaklaşım değildir. Ama birçok erkek, bu tür bir olayda “o ruj ya da bu ruj… ne fark eder ki!” der başka bir ruju alıp gelir. Yaratıcı bir erkek, istenilen ruju bulamadığında gidip başka bir ruj almaz, gidip bir demet gül alır, iki tane de sinema bileti…
Kaprislerin bir çoğu kriz kabul edilebilir erkekler için ve kriz yaratıcılık için fırsat yaratır.

Pena bir gitaristin gitarını daha iyi çalmasına yol açıyorsa, yaratıcı bir insanın daha çok yaratıcı olmasına yardım eden araç nedir?

Yaratıcılık, tanım olarak bağlama yapmaktır. İki ilgisiz şeyi birbirine bağladığınızda, bu bağlantıda arzu edilen yönde çalışıyorsa bu yaratıcılıktır. Örneğin, bir oto kaportacısı, kartvizitine “estetik cerrahı” yazarsa bu yaratıcılık kabul edilebilir. Duvar saatini gün ay ve yılı gösteren bir bölümü bağlamak yaratıcılık sayılır. Son Coca Cola reklamında ayakkabı boyacısının fırçasının kenarını tezgahına vurması, açılıp kapanan pres ütüler, dansçıların topuk sesleri, kokoreççinin tezgaha vurduğu spatulanın sesi bağlanıyor ve ortaya bir tür konser çıkıyor. Bu konseri de bir meşrubata bağladığınızda yaratıcı bir reklama yapılmış oluyor. Eğer siz ilgisiz iki ya da daha çok şeyi birbirine uygun şekilde bağlayabiliyorsanız yaratıcı oluyorsunuz.
Gitarın tellerine vurulan bir pena, müziğin daha güçlü çıkmasına yol açıyorsa, yaratıcılığın güçlenmesine de yol açan bir imla kılavuzu ya da sözlüktür. Herhangi bir sorun karşısında içinde bulunduğunuz zihinsel kutudan en hızlı şekilde çıkmanıza farklı kelime ve kavramlar yardım edebilir. Diyelim ki, evdesiniz eşiniz sizinle küstü ve onunla iletişim kurmak için yol bulamıyorsunuz. Bir sözlük açtınız ve rast gele okuduğunuz kelimelerle düşünüyorsunuz, “bunlardan hangisini ilişkime bağlayarak eşimi konuşturabilirim?” diye. İşte bir sözlük, bir imla kılavuzu size bir sürü ilgisiz bağlantı yapmanıza fırsat veren kelime getirir. Sözlükler, ansiklopediler ya da imla kılavuzları, zaten işlek bir zihne hız katacak, güç katacak penalardır aslında.

Yaratıcı olmak için Roma’ya ya da başka bir şehre gitmeye ihtiyaç var mı?
Yaratıcı olmak için Roma, Floransa, İstanbul herhangi bir şehre gidebilirsiniz. Dünya şehirlerine seyahatleriniz ne kadar fazla olursa, bu seyahatler bir problem karşısında o seyahatte gördüğünüz bir kavram ya da olguyu çözüm oluşturacak bir modelde bir soruna bağlamınıza fırsat verir. Fiat’ın Palio isimli arabasının anlamı, İtalya’da düzenlenen bir yarışta birinciye verilen şalın adıdır. Seattle’a bundan on yıl önce gitmiş olsaydınız belki Türkiye’ye Starbucks kahvesini ilk siz getirerek zenginleşme probleminizi çözerdiniz. Londra’daki balmumu heykel müzesini gezmiş olsaydınız belki bu müzede geçen bir cinayet romanı yazabilirdiniz. Gitmediğiniz şehirlere ilişkin bilgi, olgu ve nesneleri yaratıcı bir şekilde ele alamazsınız.

Lavanta kokusu ya da benzeri başka şeyler, brandy, alkollü içkiler ya da esrar insanın yaratıcı olmasına ne ölçüde yardım eder?

Bir soru ya da sorun olduğu zaman, beyin hücreleri birbirleriyle bağlantı kurarak bu soru ya da soruna beyin hücrelerinde cevap ararlar. Alkollü içkiler, esrar hücreler arasında bağlantıyı zayıflatır. Bu anlamda yaratıcılığa katkısı pek yoktur denilebilir.

Bununla birlikte, reklam dünyasının en büyük otoritelerinden David Ogilvy bir kampanya tasarlamaya başlamadan önce bir Brandy içerdi. Eğer alkol beyin hücrelerinin birbirine bağlanmasını engelliyorsa, içki nasıl olurda daha iyi hayal kurmaya neden olabilir?
Beyin günlük yaşamda Beta dalga seviyesinde bulunuyor. Gevşeme halinde Alfa’ya iniyor. Derin meditasyon halinde Teta’ya iniyor ve uyku halinde Delta dalgasına geçiyor. Yaratıcılık daha çok Teta ve Delta sırasında ortaya çıkıyor. Bunun nedeni bilinç altınızdan bilince doğru köprüler kurulabilmesidir. Belki de biraz Brandy gevşemeye yol açarak beynin Alfa ya da Teta dalgaları arasına girmesine ve yaratıcı köprüler kurmasına yol açıyordur.

Alkollü içkiler yerine meditasyon için kullanılan müzikleri dinlemeyi öneririm.

“Kozi” yerler yaratıcılığı artırabilir mi? Mekanla yaratıcılık arasında bir ilişki var?

Bir önceki sorudan hareket edersek, kozi yerler, şart olmamakla birlikte yaratıcılığı artırabilir. Gevşeme ya da rahat olma, yaratıcı düşünce için girdi olabilir. Birçok yenilikçi iş fikri, sıkıcı modern bir ofiste değil, insanların kendilerini rahat hissettiği bir kafede peçete üstünde ortaya çıkmıştır.
Amerika’nın yaratıcı ve yenilikçi bir ülke olmasının temel nedenlerinden biri evlerinin garajları olmasıdır. Garaj özellikle, erkeklerin kendilerini rahat hissettikleri bir şeyleri takıp dağıtabildikleri, birçok deneme yapabildikleri yerlerdir. Kadınların da kendilerini rahat hissettikleri yerlerden biri mutfaktır. Onlar da orada her istediklerini yapabilmektedir. Bu sözlerimden şabloncu bir şekilde erkeklere garajı, kadınlara da mutfağı yakıştırdığım çıkmasın. Vurgulamak istediğim yaratıcılık kırıp dökmenin, takıp sökmenin serbest olduğu ortamlarda ortaya çıkar. Her şeyin aşırı düzenli olduğu, sınırlara ve şekle aşırı önem verilen ortamlar yaratıcılığı da sınırlar.
Bununla birlikte dağınıkların daha yaratıcı olduğu da doğru değildir. Yaratıcı olmak, malzemeleri işe yarar bir model bir araya getirmek demektir. Eğer malzemeler bulunamayacak kadar dağınıksa bir araya getirilemez. Yaratıcılık, belirli bir düzen içinde sınırlı dağınıklığı getirir.

Yaratıcı insanların volümü yüksek midir? Vurgulu mudurlar?

“Bir fikirden daha tehlikeli bir şey yoktur; özellikle elinizde sadece tek bir fikir varsa...” diye bir söz vardır. Yaratıcı insanlar, fikir makinesi gibidirler, herhangi bir soruna oldukça hızlı bir şekilde yüzlerce çözüm önerisi getirebilirler. Tek bir fikre takılıp kalmazlar. Yaratıcı bir insan, saçları gür olan bir baş gibidir, fikirler ise saç gibidir, birileri dökülürken yenileri biter…

Yaratıcı insanların toplum içinde vurgulu olarak yaşarlar. Onları bir şekilde fark edersiniz. Bazısı ürünleriyle, giyimiyle kuşamıyla, ses tonuyla, esprisiyle fark edilir. Bazısı ise tam aksine içine kapanıklığıyla, eserlerini bile herkesten saklarlar. Kendini içten içe gizlemeye çalışanları da vardır. Yaratıcı insanlar, ürünlerini ve kendilerini narsizme yaklaşan bir seviyede severler.

Yaratıcı insanları işlek zekalı olarak tanımlayabiliriz. Onların zihinlerini, sürekli hareket halinde olan bir futbol topuna benzetebiliriz. Hareket halinde olan bir futbol topuna ufak bir ayak darbesiyle vurmak topun olduğu gibi yönünü değiştirebilir. Küçük bir ayak hareketiyle / düşünce darbesiyle topun / zihnin bir başka noktaya ulaşmasına yol açar. Otomobillerin de dördüncü vitesteyken hızlanması ya da sağa sola dönmesi, duruş halinde bir arabanın hızlanmasından / sağa sola döndürülmesinden daha kolaydır.

İşte yaratıcı insanlarla, yaratıcı olmayan insanları ayıran temel fark budur. Yaratıcı olanlar zihinlerini sürekli hareket halinde tutarlar. Olmayanlar duran bir topu harekete geçirmek için her zaman sert bir şut çekmek zorundadır.

Yaratıcı direnç bir kavram var mı? Varsa nasıl bir şey?

Direnç kelimesi bazen olumsuz bir anlam çağrıştırsa da, yaratıcı direnç olumlu bir kavramdır. Yaratıcı bir insanın, yüksek beklenti standartlarından vazgeçmemesi anlamına gelir. Yaratıcı direnç, istediklerini büyük bir ısrarla ve taviz vermez bir şekilde talep etmeye ve istediklerinin dışında getirilenleri / önerilenleri inatçı bir şekilde reddetmekle ortaya çıkar.

Örneğin, yaratıcı dirence sahip bir yönetici, muhteşem bir sonuç ve bu muhteşem sonuca giden anlatıldığında hayran bırakan bir plan duymak ister. Bu tür bir yöneticiyle çalışmak zordur. Çünkü getirdiğiniz neredeyse hiçbir öneriyi beğenmez. Ancak bu tür bir yönetici, astının kendini geliştirmesine, astının kendi düşünce sınırlarını zorlamasına yol açar.

Yaratıcı dirence sahip yönetici, bir avcı uçak pilotu gibidir. Hedefini vurmaya odaklanmıştır. Hedefinin dışında binlerce vurulabilecek cisim gösterebilirsiniz, ama hiçbirini kabul etmez. Bu tür yöneticiler, bazen otokratik, kibirli yöneticilerle karıştırılır. Çünkü bu yöneticiler de astlarının yaptıklarını beğenmezler. Ancak yaratıcı dirence sahip yöneticilerin kendi ürünleri de yaratıcıdır ve kendi yaptıkları işleri de beğenirler. Sadece otokratik olanlarsa sıradandır ve sıradan ürünler ortaya koyarlar.

Kahve yaratıcılığı artırıyorsa, dekafeine kahve yaratıcılığı ne yapar?

İnsanlar, etkili şeyleri seviyorlar. Sınavdan önce çikolata yemek, uyanık durmak için kahve içmek gibi. İnsan biyolojisini dış girdilerle harekete geçirebilirsiniz. Ancak araştırmalar pseude (sahte) ilaçların da %35 oranında aynı tesiri yarattığını göstermiştir. Hastasına ilaç yerine, ilaç görüntüsünde zararsız bir hap veren doktorların hastalarının %35’i iyileşmiştir. İnsan iyileşeceğine inanıyorsa iyileşiyor. Kahve içerseniz yaratıcı olacağınızı düşünüyorsanız olursunuz, dekafeine kahveden de ne yapmasını isterseniz size onu yapacaktır.

Sıra Dışı Yaşam Becerileri isimli bir seminer programı yapıyorsunuz. Bu seminer hakkında bilgi alabilir miyiz?

12 hafta süren bir kişisel yaratıcılık ve gelişim programı. Seminerlerde önce sıra dışı olmak ve yaratıcı olmak nedir sorularının cevaplarını arıyoruz. Daha sonra yaratıcı düşünme teknikleri; alfabetik çapraz düşünme teknikleriyle katılımcıların zihinsel zincirlerini kırmasına yardım edecek araçlar kazandırmaya çalışıyoruz. İlerleyen haftalarda odaklanma, sıra dışı konuşma ve sıra dışı yazma gibi konuları ele alıyoruz. Şu anda Boğaziçi Üniversitesi Mezunları Derneği-BÜMED, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi ve İzmir’de Alsancak Kültür Merkezi işbirliğiyle programı gerçekleştiriyoruz. Programla ilgili daha ayrıntılı bilgi http://www.meliharat.com/ adresinden alınabilir. Ayrıca sitede üyelik bölümü abone olunursa her hafta bir makalem grup üyelerine ulaştırılıyor.

Hiç yorum yok: