31.10.12

Görünenler ve Arkasındakiler

Herkes uyur; kimisi hasta olduğundan uyur; kimisi yorgunluktan uyur; kimisi tembelliğinden uyur. Kimisi izlediğinin sıkıcılığından uyur; kimisi gözü yorulduğu için uyur. Eylem aynıdır; ama nedeni farklıdır.

İngiliz yapımı bir film izlemiştim. Filmin kahramanı olan yaşlı teyze, kütüphane kıvamında bir evde oturuyor; elinde kitapla geziyordu. Filmi birlikte izlediğim bir öğrencim hayranlıkla “Avrupalılar hep okuyor,” dedi, ardından ilave etti “okuyorlar, metroda, otobüste, parkta ya da bahçelerde her yerde okuyorlar.” “Haklısın ama” dedim, “neden okuyorlar biliyor musun?” “Çok yalnızlar, arkadaşları yok, ondan okuyorlar. Üstelik durmadan okumalarına rağmen cehaletleri de gitmiyor.” “Neden hocam?” diye sorunca yanlış kitapları okuyorlar da ondan! Durmadan popüler romanları okuyorlar; bunlarda popüler bazı aksiyon filmleri gibi eğlencelik şeyler.”

En büyük yanılgılardan bir tanesi, övülen ve yüceltilen bir eylemin yapılması dolayısıyla ulaşmak istediğimiz bir amaca yaklaştığımızın zannedilmesidir. Önceki cümle açıklamaya muhtaç… Örneğin okumak bir eylemdir. Ancak okuma eylemi, insanı çok farklı amaçlara ulaştırabilir. Kimisi bilgiçlik taslamak ve hava atmak için okur. Kimisinin tek derdi, sınıfı geçmektir. Kimisi sertifika almak ya da işe girmek için okur. Kimisi de gerçekten kendini yetiştirmek ve öğrenmek için okur. Okumanın ulaştırması gereken başlıca amaç da bu olmalıdır. Ne var ki, verilen örnek de okuma eylemi aynıdır; ama ulaşılan amaç farklıdır. Dolayısıyla bir eylemin yapılması, övülen amaca ulaştığımızı göstermez.

Bu yıl beşinci sınıfta okuyan oğlum Sanat’a sömestr tatilinde okuması için “Pijamalı Çocuk” diye bir kitap vermişler. Tudem yayınları bu kitabı pazarlamakta çok başarılı olmuş. Kitabın arka kapak tanıtım yazısında “bu kitap farklı ve özel bir kitap, onun için kitabın içindeki öyküyü kısaca özetlemeyeceğiz” diye bir açıklama var. Kitabı Sanat ile birlikte okuduk. Kitap ikinci dünya savaşında bir Yahudi Toplama kampındaki iki çocuğun öyküsünü anlatıyor. Hem Sanat’ın hem benim görüşüme göre kitap kesinlikle bir ilkokul çocuğu için uygun değil. Oğlum bu kitabı okuduktan sonra, “baba ben kitap okumaktan çok sıkılıyorum.” dedi. Ben de “Benim sana verdiğim 30 kitabı da sevmedin mi?” “Babacım senin verdiğin kitaplar olsa keşke, ama bizim okuduğumuz kitaplar o kadar ilgisiz ki…” Bu kısa anekdottan çıkan birçok ders var. Ama benim odaklanacağım iki ders var, birincisi okuma eylemi var, ama ulaştığımız sonuç yetişen bir çocuk değil, okumaktan soğuyan bir çocuk. İkincisi okumak değil, doğru kitapları okumak önemli. Çocuklara zorla yanlış kitapları okuturken çocuklarımızı kitap okumaktan soğutuyoruz. Çocuklara okutmamız gereken kitapların ne olması gerektiğini bilmiyoruz. Konum bu değil, ama bir liste hazırlamaya başladım. Çok bilinen, üç kitabı hem çocuklara hem yetişkinlere yeniden önereyim: Küçük Prens, Martı ve Polyanna.

Başlığımıza geri dönelim; görünenler ve arkasındakiler. Az yiyenler var; ama amaçları farklı. Kimi sağlıklı olmak için, kimi mayoyla iyi görünmek için, kimi de parası olmadığı için. Seyahat etmeyi çok sevenler var, eylem aynı yine amaçlar farklı. Kendini eğlendirmek için gezenler var, iş yapmak için seyahat edenler, yardım etmek için seyahat edenler var. Film izleyenler var, eğlenmek için izleyenler, öğrenmek için izleyenler, daha iyisini yapmak için izleyenler var. Eylem aynı, amaçlar çok farklı. Dolayısıyla bir eylemi görmek o eylemin salih ve iyi bir amaç için gerçekleştiğini göstermez. Onun için eylemlerimizi iyi amaçlara bağlamalı ve eylemi amacı ulaştıracak şekilde ayarlamalıyız.

Hiç yorum yok: