21.10.12

Kendi Hayatına Sahip Çık

İki tür insan vardır: Şikayet edenler ve şikayet edilen konuları ortadan kaldıranlar. Umarım siz ikinci grubun içinde yer almak için bugün harekete geçersiniz.

Bazen bir film izlersiniz, bir hikaye dinlersiniz, işte bu hikaye büyük bir hayat dersi diye düşünürsünüz. Stacey Bess’in hikayesi böyle bir hikaye. Stacey (Steysi), lisede okurken bir gence aşık olur. Öğretmen olma ideali taşıyan bu genç kız, ne yaptığını bilemez ve okulu bırakır ve bu gençle evlenir. Birkaç yıl sonra aklı başına gelir, liseyi bitirir ve öğretmenlik okur. Okuldan mezun olduğunda iki çocuk annesidir. Amerika’da öğretmenler bizdeki gibi merkezden atanmaz, eyalet ve şehir düzeyinde öğretmen görevlendirmeleri yapılır. 27 yaşındaki Steysi kolayca bir öğretmenlik işi bulamaz. Sonunda kendisini adı bile olmayan bir okula atarlar. Okula gittiğinde ise büyük bir şaşkınlık yaşar. Gittiği yer bir okul değil, evsizler barınağıdır. Barınağın içinde küçük bir salon evsizlerin çocuklarının eğitimi için ayrılmıştır. Her taraf son derece bakımsız ve pistir. Sınıfa hiç benzemeyen bu sınıfa girdiğinde karşısında 6 yaştan 14 yaşa kadar tek bir sınıfta eğitim vermesi gereken çocukları bulur. İçeride ne bir sıra vardır, ne de bir eğitim malzemesi, üç beş kırık dökük masa, sandalye ve 10 kadar çocuk. Çocuklara kendini tanıtmak için bir fotoğraf albümünü götürmüştür. Steysi öğrencileri toplar, kocasının ve çocuklarının resimlerini gösterir. Son gösterdiği resim, ailecek gittikleri bir tatilin resmidir. Tatilden söz edelim deyip öğrencilerden tatillerini anlatmalarını ister. İlk söz verdiği çocuk, tatilde Teksas’a gittiklerini söyler. Teksas’a niye gittiklerini sorunca babamı ziyaret ettik der. Baban Teksas’ta ne yapıyordu deyince, babam hapisteydi diye çocuk cevap verir. O sırada bir veli içeri girer ve zorla iki çocuğunu dışarı çıkarır ve öğretmen Steysi’nin karşı çıkmasına rağmen barınaktaki odasını temizlemeye götürür. O sırada bir tren geçer, deprem gibi bir sarsıntı olur, yerdeki deliklerden birinden kocaman bir fare çıkar. Gün bittiğinde Steysi yıkılmıştır; öğretmenliğinin ilk günü büyük bir hayal kırıklığı olmuştur.

Birkaç gün sonra kocasına işi bırakmayı düşündüğünü, ama kendi çocuklarının onu pes ederken görmesini istemediğini söyler. Sınıfın şartlarının iyileştirilmesi için yetkililere telefon açmasına, bizzat ziyaret etmelerine rağmen hiçbir sonuç alamaz. Sonunda bir hafta sonu, badana yapmak için boya alır. Sınıfı boyamaya başlar. Ardından duvarlara bir sınıfta olması gereken, haritalar, mevsimleri gösteren posterler asar; yer küre, sıra ve sandalyeler alıp getirir. Sınıf barınak içinde olduğu için bütün anne-babalar hafta sonu olan bu faaliyeti görür. Malzemeleri nasıl aldığını sorunca, kendi cebinden aldığını söyler. Pazartesi günü çocuklar sınıfa geldiklerinde sınıfın gerçek bir sınıfa döndüğünü görünce şaşkınlık dolu bir sevinç yaşarlar. Veliler de Steysi’ye destek çıkarlar ve Steysi artık gerçekten öğretmenlik yapma fırsatı bulur. Zorlukla geçinen iki çocuklu bir aile olmalarına rağmen, Steysi belki iki maaşını cebinden harcayarak hem kendi hem de öğrencilerin yaşamını kurtarır. Steysi’den önceki öğretmen sadece koşullardan şikayet ederek okuldan kaçmıştır.

Birçok insan, zorluk ve olumsuzluklarla karşılaştığında sadece şikayet etmekte, suçu, sorunu ve çözümü başkalarının sorumluluğunda bulmaktadır. Steysi’nin kısa hikayesinde dikkati çeken nokta, Steysi’nin kendi hayatına sahip çıkmasıdır. Steysi’nin yaptığını “Kendi Hayatına Sahip Çıkmak”tan başka bir deyimle tanımlayamıyorum. Hayatın zorluklarına teslim olmuyor; kendi hayatını iyileştirmek için düşünüyor ve harekete geçiyor; alışılagelmedik bir fedakarlıkta bulunuyor ve sonuç alıyor. Hepimizin Steysi’den alacağı büyük bir ders var diye düşünüyorum. Hepimiz kendi hayatımıza sahip çıkmalıyız. Şikayet etmek yerine hayatımızı iyileştirmek için bir şey yapmalıyız. Stacey Bess’in bu gerçek yaşam öyküsünü bir film olarak izlemek isterseniz ailecek bir DVD satıcısından Beyond the Blackboard isimli filmi alabilirsiniz.

Hiç yorum yok: